FuSHeR ÜyePuan: 403 | Gönderilme Tarihi: 11 Ekim 2010 09:16:40
Eskileri seviyorum. Eski filmler, eski müzikler, eski insanlar… Saymaya kalkarsam inanın çok uzun sürer. Sebebini bilemediğim bir huzur var bu eskilerde. Şöyle dönüp bir Singin' In The Rain izlerken içim tuhaf olur misal; her ne kadar metalci bir kişilik olsam da Frank Sinatra çaldığı vakit özellikle de parça, orta tempoluysa dalar giderim bir yerlere. Veya o dönemleri yaşatan, memleketimizin yetiştirdiği büyük değerlerden Şevket Uğurluer vardır bilenler bilir. TRT'deki Anılarla Müzik programının sıkı takipçisiydim yayınlandığı dönem. Eskiler güzelmiş, 1940'lı 50'li yıllar (savaşları ve bilumum olumsuzlukları saymazsak tabii ki). İnsana ve insanlığa dair ne varsa günümüzden daha yüksek mertebedeymiş o zamanlar. Belki teknoloji, belki dayatmalar, belki bilemediğim başka sebepler değiştirmiş bu yapıyı. Ama aklım hep orada, eskilerde.
Mafia'yı oynarken delicesine eğlenmem, karakterle ve şehirle kendimi özdeşleştirmem bilinçaltımdaki bu adlandıramadıklarımın tetiklemesi neticesindedir sanırım. Mafia'nın finalinde gözyaşlarına boğulmam (evet manyağım) da bundandır. Oyun, çıktığı dönemde büyük ses getiren, sessiz ve derinden gelen bir devdi. Geldi, ortalığı yıktı ve gitti; ardında yıllar boyu süren "Mafia II ne zaman çıkar?" sorusunu bırakarak. Ve beklenen oldu Mafia II raflarda yerini aldı. Çok klasik bir tabirle "oyun bekleneni verebildi mi?", az sonra uzun uzun anlatacağım kendi penceremden; ancak netleştirmek istediğim bir nokta var, o da son zamanlarda yaygınlaşan indirilebilir içeriklerin (DLC) yeni çıkan bazı oyunları net olarak güdük bırakması. Yeni araç, silah, harita, kostüm vb. eklentiler veya ek görevler bir yere kadar anlaşılabilir ama oyunda bulunabilecek temel özellikler (yazının sonlarında bu konuya değineceğim) ana oyundan çıkartılıp da bu olması gereken, bir yerde hayatî öneme sahip özelliklerin, üstüne para verilip oyuna dâhil edilebilecek olması düşüncesi, gerçekten çok rahatsız edici.
Uyu uyu yat uyu
Mafia II'de yönettiğimiz karakter İkinci Dünya Savaşı'ndan taze çıkmış, ailesinin borcu yüzünden paraya sıkışan İtalyan asıllı bir genç, Vito Scaletta. Tahmin edebileceğiniz üzere hikâyenin mantığı pek tanıdık. Para bulmak için suça boğazına kadar batmak, sonra da çeşitli entrikaların arasından doğru şekilde sıyrılıp hem kendini bir şekilde temize çıkartmak ve hayata kaldığı yerden devam edebilmek üzerine kurulu. Ayrıntılarla sizi sıkmak istemiyor öte yandan da olası spoiler'lara kapı aralamamak adına pek bir şeyden bahsetmiyorum. Onun yerine oyunun kurgusu, ilerleyişi ve 2K tarafından övüle övüle bitirilemeyen Mafia II şehri, Empire Bay'den bahsedeceğim.
Oyunda "Chapter" sistemi var ve her chapter yani bölümde bir ana görev, zaman zaman birden fazla da yan görev olabiliyor. Yani ana senaryo görevine ek olarak sürpriz bağlamında olaylar karşınıza çıkıyor ve yer yer eften püften gelişmeler sonucunda yapmanız gereken görevcikler hâsıl oluyor. Oyun bu, eleştirecek değilim elbette ama başlarda "Vay be işe bak" dediğim durumlar, bölümler ilerledikçe resmen buharlaşıyor ve akabinde gayet tekdüze oynanışa sahip bir oyuna dönüşüyor Mafia II. Şöyle ki, her bölümü tamamlıyorsunuz, bölümü bitirmek için yapmanız gereken şey yatıp uyumak! Yani harala hurala giriyorsunuz bir yerlere, ortamı dağıtıyorsunuz ve gayet mülayim bir biçimde eve dönüp don atlet yatıyorsunuz. Böylesine gereksiz bir ayrıntıyı dayatarak oyuncuya sunmak ve uygulatmak zorunda bırakmak oyunun sanırım en garip ve gereksiz ayrıntılarından biri. Bölümler, dolayısıyla görevler de bir noktadan sonra tekdüzelikten sıkıcı kategorisine uzanıyor. Haritanın bir ucundan diğer ucuna görev yapmak için gidiyorsunuz, sonra ek görevcik çıkıyor, o da haritanın ayrı bir ucunda. "Görevdir, ne yapalım be abi ekmek parası" diyerek gidip onun da üstesinden geliyorsunuz. Sonra oyun size "eve git" diyor, malum yatıp uyumak lazım bölümü bitirmek için. Ama ortada bir sorun var, o da evimizin yine haritanın bambaşka bir ucunda olması.
Bu tip "açık dünya" olarak tabir edilen, arabaya atlayıp ortalıkta fellik fellik dolaşıp zaman harcanabilecek oyunlarda tiksindirici noktalardandır zoraki olarak bir yerden bir yere seyahat etme, ettirme olayı. Ki bunu GTA 4 ve Just Cause 2 çok güzel biçimde lehine kullandı ve ortadan kaldırdı. Tamam, bu şehirde de taksi var; ama sadece var. Binip bir yere gidilemiyor. Araçların sürüşlerinin pek de iyi olmadığını (bazı araçlar hariç tabii ki) gördüğünüz vakit bu karamsarlık ve olumsuz düşünce girdabına siz de katılabilir, bana hak verebilirsiniz. Konu araçlardan açılmışken ilk oyundaki hız ve benzin göstergesi yeni oyunda da yerini almış. Benzin göstergesi olduğuna göre benzin de alınabilir ama benzin alıp ne yapacaksınız ki?
Açık hava hapishanesi
Açık hava hapishanesinden kastedilenin Empire Bay olması ne kadar acı. Ben yazarken üzülüyorum açıkçası. Oyunun başlarında kar kış, yollar buz, herkes havanın durumuna göre giyimli, daha sonraları bahar / yaz geliyor yine şehir ve insanlar ona göre değişiyor filan falan ama ortalıkta serbestçe dolaşamadıktan sonra ne anladım ben o şehrin kocaman olmasından, denizin parlamasından, havada uçan martıdan, sokakta dolaşan fareden? Evet, bu satırları yanlış okumadınız, maalesef oyunda serbest dolaşma gibi bir özellik (bakın lüks demiyorum) bulunmuyor. Görevin size buyurduğu kadarını geziyorsunuz, sonra "uyumaya" gidiyorsunuz. Yabancı forumlarda konuşulana göre önümüzdeki zamanlarda serbest dolaşma modu birkaç ufak yenilikle birlikte bir indirilebilir içerik (DLC) olarak gelecekmiş.
Bununla birlikte her ne kadar ruhsuz, boş ve dolaşılamaz bir şehir olsa da, Empire Bay'de bulunan hamburgercilerden, gerek çatışmalarda, gerekse araba kazalarında azalan gücünüzü maksimize etmek için bir şeyler atıştırabiliyorsunuz. Yine benzetmek gibi olmasın, GTA serisinde karşılaştığımız kostüm değiştirme özelliği, şehirde bulunan dükkânlar aracılığıyla bu oyunda da gerçekleştirilebiliyor. Ne var ki senaryo düzeninde bu da anlamlı değil, oynayınca göreceksiniz.
Şehirdeki kısmî yaşam belirtisi, ufak betikler sayesinde belli olabiliyor, ha bir de polisler tabii ki. Hızlı gittiğinizde, kaza yaptığınızda, sokakta silahla dolaştığınızda işlediğiniz suç nispetinde ceza alıyorsunuz. Bu ceza, para ödeyerek de, can vererek de ödenebilir. Dediğim gibi suçun büyüklüğü çok önemli. Aranma seviyeniz yüksekken polise telefon açıp rüşvet vererek aranma seviyenizi ortadan kaldırabilirsiniz, bu da bir seçenek. Büyük bir kaza yapmak ise sadece polis anlamında değil, anlık ulaşım konusunda da sıkıntı yaşamanıza sebep olabiliyor. Çarpmanın etkisiyle bozulan araba motoru, gangsterlikten anladığı kadar araba tamirinden de anlayan Vito için çocuk oyuncağı. Arabanın önünde durup ilgili tuşa basıldığında birkaç saniyelik "tamirat" işleminden sonra, araç yolculuk yapmaya hazır hale geliyor!
Bahçelerde maydonoz, gel bize bazı bazı
Durumu bundan daha güzel özetleyen bir cümle daha aklıma gelmedi inanın. Malumunuz, oyun 1940-50'li yıllarda geçiyor. Bu dönem piyasaya çıkan Playboy dergilerinin de hit kapak ve dergi içi resimleri, oyunda bir çeşit "secret" mantığıyla binaların içlerine yerleştirilmiş. Ama oyunda bize tanınan bir serbesti olmadığından da dem vurmuştum değil mi? Gelin buradaki inanılmaz mantık hatasına bir bakalım. Şimdi, mekânlarda dergi var mı? Evet. Mekânların bir kısmı hariç geri kalan diğer yerlere ulaşım sadece görevlerle mi? Evet. Örneğimiz hemen gelsin; kapalı mekândayız. Bildiğiniz kara katliam yapıyoruz, ortada belki onlarca ölü var. Çatışmada ilerlerken ekranın sol alt köşesinde toplanabilir malzeme olduğu uyarısı çıkıyor, al diyorum ve karşıma bir Playboy hanım kişisi çıkıyor. Ve tahmin edeceğiniz üzere o yoğun ve sert çatışma atmosferi anında kayboluyor… Bu tip gizli malzemeleri araştırarak ve mümkünse kafamıza göre takılırken bulsak daha iyi olmaz mıydı be 2K'cı arkadaşlar demekten kendimi alamıyorum işin açığı. O çatışmanın ortasında böyle alakasız bir içeriğe denk gelmek ("Sapık herif dergileri toplama o zaman!" dediğinizi duyar gibiyim, belki tüm koleksiyonu toplayınca bir şey olur umuduyladır bu uğraşım. Valla.) çok çok can sıkıcı.
Bununla birlikte sadece hatun koleksiyonu değil bir de aranıyor serisi var ki çok fazla başarılı olamadım, e serbest dolaşma olmayınca nereden bulacaksın da toplayacaksın bunları koca şehirde.
İlk oyun da zamanına göre bir hayli iyi grafiklere sahipti, ne var ki Mafia II'nin de kaderi bu yönde değişmiyor ve günümüz oyunlarına göre başarılı bir grafik motoru ve görselleri arttırmak adına devreye giren Nvidia kaynaklı PhysX'le hoş anlar yaşatabiliyor. Ama biraz. Şu ana kadar gördüğüm en başarılı PhysX adaptasyonu son dönem yapımlarından Batman Arkham Asylum'daydı. Gerek sis, gerek patlama çatlama olayları açısından. Bu oyun da yenice bir yapım olduğundan benzer beklentilere girdim. Ama ortamdaki bazı malzemelerin minik minik parçalanması haricinde, ne kanalizasyondan kapaklarından çıkan dumanda ne de bozulmaya yakın araba motorundan yükselen duman efektinde gerçekçilik yok. Araba ile hızlı da gitseniz, yavaş da gitseniz tüten duman yine sabit; keza üstünden geçtiğiniz kanalizasyon kapağındaki dumanda da herhangi bir kımıldama yok. Araçlardaki fiziksel deformasyonu hiç anlatmadım, gerek de duymadım. Yok gibi desem yeterlidir, artık bu noktada gerçekçilik dâhi aramadım dikkat. Hızla giderken yana yatırdığım arabayı ite kaka tekrar yola soktum. Kamerayı yattığım tarafa çevirdim, bırakın yamulmayı filan, çizik yoktu.
Seslendirmeler ve araçla giderken radyoda çalan müzikler ise oldukça iyi. Ancak oyunun her yerine bir kulp taktığım gibi, atmosferi tamamlayan müziklere de kafa göz girişiyorum. Atmosfer müziklerinde inanılmaz bir azlık ve yozluk var. Sahneleri etkili kılan önce görseller sonra müziklerdir. Ama işte bu durum biraz göz ardı edilmiş anladığım kadarıyla.
Teknik detayların vazgeçilmezi yapay zekâ ve betikler (script) kısmına geldiğimizde karşımıza yine pek iç açıcı olmayan sonuçlar çıkıyor. Oyunda kış dönemini yaşarken sokaktakilerin kayıp düşmesini ilk gördüğümde bunun rastgele bir olay olduğunu düşünmüştüm ve çok sık karşılaşmam zannetmiştim. Yanılmışım, önüne gelen pata küte düşüyor. Hadi bunu anladım, peki ya araçla hızlı bir şekilde giderken yayaların, korkarak ellerindeki çanta ya da taşıdıkları her neyse, onu yere atıp sonra hiçbir şey olmamış gibi o çanta ya da malzemeyi yerde bırakarak yollarına devam etmelerine ne demeliyim? Hepsini geçtim, oyunda zaten sınırlı dakika olan çatışma sahnelerinde en azından ufak da olsa zekâ belirtisi görmek, en basitinden hakkım. Ama arkadaşlar yapay zekâ yerine bu çatışacak elemanları da belirli bir hareket mekanizmasına sabitlemişler. Örnek gelsin; yoğun çatışmalardan birindeyim, düşman eleman etrafımı dolanıp ben fark etmeden geliyor ve beni öldürüp gidiyor. Bölüm tekrarını yaptıktan sonra önceki öldüğüm yere gelmeden farklı bir yere mevzileniyorum, aşağı yukarı benzer anlarda aynı eleman, yine aynı taktikle bizim elemanlara saldırıyor… Yani standart bir komut ile iş görüyor. Gerçekçilik sıfır.
Özet geç…
Silah kullanabildiğimiz gibi, yumruk yumruğa da karşımızdakine dalabiliyoruz… İlk oyundaki gibi 40 kilometre hız sınırı var; ilgili tuşa basarak sabit hızla gidilebiliyor. Oyunun bazı yerlerinde aşırı şiddet, abartılı (aynı zamanda gereksiz) ve biraz da klişe cinsel içerik var. Para bu oyun için hiçbir anlam ifade etmiyor, yeterli paranız varsa senaryoyu bitirip rahatlayın. Radyo kanalları arasında bulunan Empire Classic’te, orijinal Mafia'da çalan şarkılar bulunuyor. Mafya temalı eskice filmlerle aranız iyi ve "Bu ailem için, bu anam için, bu benim için…" gibi repliklere aşinaysanız oyunun bazı yerlerinde kopabilirsiniz. Oyunda eski bir dosta yolculuk var, aman dikkat. Girdiğimiz lüks ortamın birinde, orada bulunan piyanist ince notalardan çalınan bir eseri çalarmış gibi yapıyor ama kalın notalara basıyor. Gerçekçi yapalım derken komik yapmışlar, olsun. Arzu ettiğimiz aracı evimizin garajında saklayabiliyoruz. Ama orada ne kadar kalır, bilinmez. Malum biz bir gangsteriz. Araç çalma mekanizması ya cam kırarak ya da kilidi kurcalama üzerine kurulu. Lüks araçların kilit yapısı daha karmaşık, ne var ki onu da çözmek basit. Çatışmalarda çok hoş siper alma yapısı var adamımızın, yine çatışmalı kısımlar oyunun en keyifli yerleri. PhysX'in de etkisiyle vurulan vatandaşların düşüşleri pek bir orijinal oluyor. Silah taşıma konusunda herhangi bir engel yok, kafanıza göre istediğiniz kadar silah taşıyabiliyorsunuz tabii gerçekçilik yine çok uzaklarda.
Son sözler
Ne desem bilemedim inanın. Şok üstüne şok yaşadım. Yıllardır beklediğim Mafia II kesinlikle bu değildi ve hatta olmamalıydı. Ama başlarda da dediğim gibi başımıza gelen hem iyi hem de kötü bir şey bu DLC meselesi. Kimi firmalar bu olayı oyunlarını zenginleştirmek adına kullanırken, kimileri de oyunun temel özelliklerini kısıp bu ek içeriklere yönlendiriyor insanları. Mafia II'nin de ikinci gruba gireceğine şüphem yok, öyle ki önümüzdeki birkaç gün içerisinde ilk indirilebilir içerik geliyor. Diğerlerinin de gelmesi yakındır. Genel olarak baktığımızda adı Mafia II olmasaydı, belki puanı daha yüksek bile olabilirdi lakin bu kadar şişirme ve bekleme sonucu karşıma çıkan oyunun bu denli tekdüze, sıkıcı, basit olması ve kötü bir sonla bitmesi puanların kırılmasındaki temel etken. Yine de o 1940-50'li yılları az da olsa yaşatabildiği için Mafia II'yi denemenizi tavsiye edebilirim. En azından oyunun başlarındaki Dean Martin - Let it Snow'lu bölüm beni benden aldı. Ayrıntılara daldığımız yıllardayız, oyunlarda da deli gibi ayrıntı kovalıyoruz ama orijinal Mafia'da gördüğümüz yeniliklerin ve ayrıntıların çoğunun bu oyunda esamisinin okunmaması çok çok üzücü.
Çok daha güzel oyun incelemelerinde görüşmek üzere.
|