webmaster28 ÜyePuan: 1100 | Gönderilme Tarihi: 14 Kasım 2010 22:29:57
MOUNT & BLADE
YAPIMCI : Tale Worlds
YAYINCI : Tale Worlds
TÜRÜ : Role Playing Game
ÇOKLU OYUNCU : Var
ARTILAR : NPC'lerin ve görevlerin gidişatı oyuna etki ediyor, birçok yetenek geliştirilebiliyor, yeni sürümler ile oyun devamlı geliştiriliyor...
EKSİLER : Grafiklere pek özenilmemiş, ana harita ve 3 boyutlu grafikler biraz daha sade duruyor (eski sürümleri için geçerli artık grafiklerde iyi )
-Savaş, bütün Calradia üzerine bir kara bulut gibi çökmüştür. Üstelik, bu savaştan herkes nasibini alacak ve hayatta kalmak için tüm insanlar uğraş vereceklerdir. Avcısından, tüccarına, köylüsünden çiftçisine kadar herkes tek bir amaç uğruna mücadele edeceklerdir, savaştan sağ olarak kurtulabilmek. Sadece ileri gelen savaşçılar değil, haramiler ve soyguncular da tehdit oluşturmakta, insanlara zarar vermektedirler. Artık devreye girme ve Calradia’da hayatta kalmanın yanında tekrar barışı sağlama zamanı gelmiştir. Bu kavganın en önemli kahramanı da biz, daha doğrusu oluşturacağımız karakerimiz olacaktır...
-Bu da bizim diyarlardan..
-Türk yapımı oyunlar giderek büyümeye ve geniş bir yelpazeye yayılmaya devam ediyorlar. Mount&Blade de bu gelişimin son halkalarından birini oluşturuyor. Yapım genel olarak iki kişi tarafından gerçekleştirildi. Oyun dizaynı ve programlama Armağan Yavuz, artwork ise İpek Altan Yavuz tarafından. Bunların yanında yabancı programcılardan da yardım alındı ancak genelde alışkın olduğumuz uzun Credits listesi burada yok. Birkaç kişinin elinden oldukça tatmin edici bir yapım çıkmış. Mount&Blade’in yapımında emeği geçen herkesi can-ı gönülden tebrik etmek gerekiyor. Bir RPG olarak Mount&Blade, kaliteli birçok yapım ile kafa kafaya gidebilecek, yer yer üstünlüklerini bile gösterebilecek bir potansiyele sahip. Ayrıntılara girdikçe bunu çok daha iyi anlayabileceğiz...
-Başlar başlamaz oyun bizi yönlendiriyor ve karakter sınıfımızı seçtikten birkaç adım sonra da yaratma ekranına geliyoruz. Birçok RPG’de olduğu gibi, başlangıçta elimizde bulunan yetenek puanlarını istediğimiz özelliklere istediğimiz miktarda dağıtmamız gerekiyor. Burada üç çeşit dağıtma puanımız bulunuyor. Dexterity, Agility, Charisma gibi stat’larımıza dağıtabileceğimiz puanlar, geliştirmek istediğimiz yeteneklerimize dağıtabileceğimiz puanlar ve son olarak da silah özelliklerimize dağıtabileceğimiz puanlar bulunuyor. Dağıttığımız her bir puan, oyuna direkt olarak etki ediyor. Tabi oyun içerisinde level atladıkça, dağıtabileceğimiz yeni puanlarımız oluyor ve onları da uygulayarak yeteneklerimizi daha da geliştirebiliyoruz. Yalnız özellikle geliştirmek istediğimiz yeteneklerimize baştan iyi karar vermemiz gerekiyor, oyun içerisinde bu yeteneklere yoğunlaşıp onlar üzerinde puan uygularsak, daha verimli olaraktır. Bir nevi Diablo mantığı söz konusu diyebiliriz...
-Puan dağıtma ekranında da görülebileceği üzere, yukarıdan aşağı birbirinden farklı yetenekler ile karşılaşıyoruz. Kimisi kalkanımızın koruma oranını güçlendirirken, kimisi hit point’imizi arttırıyor. Bazıları ise, yara aldığımız vakitlerde kendi yaramızı daha verimli bir şekilde sarabilmemize olanak tanıyor. Durumumuza ve karakter özelliğimize göre gereken puanları ilgili yeteneklere dağıtmalıyız. Her bir verilen puanın oyuna etkisi gerçekten çok fazla. Gereken dağılımları yaptıktan sonra karakterimizin fiziksel görünümünü ayarlayabileceğimiz kısma geliyoruz. Burada adamımıza istediğimiz görünümü verebiliyoruz, böylelikle kendisi oyunda da aynı şekilde karşımıza çıkacak. Ayarlarımızı yaptıktan sonra artık maceramıza başlayabiliriz. Başladığımız yer bizim ana kasabamız...
-Sizden başkalarını küçümsemeyin...
-Üç boyutlu grafikler söz konusu ve kamera açılarını da istediğimiz gibi ayarlayabiliyor; W, A, S, D tuşları ile hareketimizi sağlayabiliyoruz. Kontrol olayında herhangi bir zorluğumuz yok, ancak grafiksel detayları biraz kısık tutulmuş. Objelerin ve karakterlerin görünümleri ile animasyonları çok fazla birşey vaadetmiyorlar. Ancak sonuç olarak oyun bundan daha çok şey getiriyor karşımıza, bu yüzden grafikleri uzun uzun sorgulamaya pek gerek olmadığı kanısındayım. Ortada crosshair benzeri bir hedefimiz var ve bunu yönelttiğimiz yerlere doğru çeşitli aksiyonlar gerçekleştirebiliyoruz. Etrafta bulunan NPC’lere yöneltip kullanma tuşuna bastığımızda onlarla iletişime girebiliyoruz. Her NPC’nin kendine has bir görevi ve alım-satım yaptığı mallar bulunmakta. Ana kasabamızın lideri ile konuşup ondan görevler alabiliyoruz. Yanlarda alet-edevat satan insanlar bulunuyor. Onlardan alınabilecek birçok eşya var. Başlık, zırh, ayakkabı, silah hatta at bile alabiliyoruz...
-Oyun boyunca satıcılarla sık sık etkileşim halinde olacağız çünkü hem para kazanabilmek hem de kendimizi geliştirmek adına onlar önemli rol oynuyorlar. Inventory’miz var, tabii Inventory’nin sınırlı sayıda slot’u var ki ilgili özelliği geliştirerek bunu arttırabiliyoruz. Burada silahlarımızı, zırhlarımızı ve hatta atımızı bile muhafaza ediyoruz. Bir de at fonskiyonumuz var ki, kasabalar arasında yapacağımız yolculuklarda ve savaşlarda bizim en önemli yardımcılarımızdan birisi olacak. Her silahın, zırhın, başlığın ve ayakkabının olduğu gibi, atların da kendilerine has özellikleri, artıları ve eksileri bulunuyor. Kimisi hızlı ve manevra kabiliyetleri yüksek oluyor. Bu durum, bizim de at sürme ve ata manevra yaptırabilme yeteneklerimizle birleştiği zaman daha güçlü bir hal alıyoruz. Tüm bu isteklerimizi karşılayabilmek için para da kazanmamız gerekiyor, bunun da çok çeşitli yolları var elbette...
-En önemli unsurlardan birisi de Merchant’lar. Onlarla iletişim kurmak ve onların karavanlarına yardım etmek son derece önemli. Inventory’mizi sadece savaş alet-edevatlarıyla değil, ticaret yapılabilecek birçok ürünle de doldurabiliyoruz. Tüccarlardan bu ürünleri satın alıyor, ayrıca onlardan en uygun fiyata hangi kasabada satılabileceğini öğrenebiliyoruz. Ayrıca kendisi de potu kırıyor ve hangi ürüne sağlam fiyat biçtiğini de belirtiyor. Tüccarların karavanları oluyor ve görev olarak onlardan karavanlarını koruma işini alabiliyoruz, ancak bunun için parti kurmamız gerekiyor, buna da az sonra değineceğiz...
-Her RPG’de olduğu gibi, burada da yapmamız gereken birbirinden farklı quest’ler var. Kimi zaman koruma, kimi zaman bir haber götürme görevimiz olabilecek. Bazen de rahatsızlık veren eşkiyaları öldürme görevlerine gideceğiz. Quest’lerin başarılı bir biçimde noktalanması, bize hem para, adam öldürdükçe de experience olarak geri dönecektir. Bu experience’lar da takdir edersiniz level atlayıp yetenek geliştirme yolunu açacaktır...
-Görevleri aldıktan sonra çeşitli kasabalara yolculuklar düzenleyeceğiz. Ana kasabamızdan ayrıldıktan sonra, kamera oldukça dış bir görünüme geçiyor. Kameranın bu konumu ile istediğimiz gibi oynayabiliyoruz; zoom in/out yapabiliyor, döndürebiliyoruz. Ancak grafiksel öğelerin geneli gibi bu harita da pek renkli durmuyor. Harita üzerinde ziyaret edebileceğimiz kasabaların dışında her taraf yemyeşil ve tek tük ağaçlar bulunuyor. Ancak en önemlisi, bu harita üzerinde etrafta dolaşmakta olan başka kahramanlar, haramiler ve hatta köylüler de bulunuyor, onlar ile etkileşime girebiliyoruz. Mount&Blade’de, NPC’ler ile kurulan ilişkiler ve bu ilişkilerin sonundaki akibetler oyuna şekil veriyor, son derece de önemli.
-Her kasaba yeni olaylara gebe...
-İstediğimiz NPC’lerin üzerine tıklayarak onların özelliklerine göre irtibata geçebiliyoruz. Bazıları bizim sık uğradığımız kasabalara bağlı olan dost birlikler, bazıları da saldırmak ya da saldırmamız için bekleyen düşmanlardan meydana geliyorlar. Dost birliklerle iyi ilişkiler içerisinde olduğumuz zaman, giriştiğimiz savaşlarda bizlere yardıma geliyorlar, böylece daha rahat bir savaş çıkartabiliyoruz. Kasabalara ve onların savaşlarına davranış şeklimize göre, yeri geldiği zaman bize düşman kesilenler de oluyor. Eğer X kasabasının önemli bir görevini yerine getirdiysek, Y kasabasının da X’e gıcığı varsa, işte o zaman o kasaba bize düşman kesiliyor. Bunlar önemli etkileşimler ve oyuna da renk katıyorlar. Harita üzerinde ilerlerken karşımıza bol bol haramiler ve farklı kahramanlar çıkacaklar. Bizimle birlikte onlar da gerçek zamanlı olarak hayatlarını devam ettiriyor ve çeşitli savaşlar yapıyorlar. Yani aslında onlar da kendi oyunlarını oynuyor ve kendilerini geliştiriyorlar, bu da renk veren bir başka öğe...
-Ana kasabamızın dışında farklı bir kasabaya uğrarsak, burada ziyaret edebileceğimiz birkaç mekan oluyor ancak bunları sadece listeden mouse ile seçebiliyoruz. Tüccarlara gidip ticaret işine girebiliyor, mal alıp satabiliyoruz. Silah, zırh ya da at satıcılarına uğrayıp kendimiz için alışveriş yapabiliyor ve yeteneklerimize göre daha uygun alet-edevatlar alabiliyoruz. Tavern’lere uğradığımız zaman, kendimizi dinlendirebiliyor, yaralarımız varsa iyileşmelerini sağlayabiliyoruz, tabii bu da belirli bir ücret karşılığında oluyor. Oyunun en kilit noktalarından birisi ise, adamlar kiralayıp kendi partimizi oluşturmak. Bu gerçekten önemli ve savaşlarda da çok önemli bir hal alacak. Birçok karakter sınıfında çeşitli adamlar kiralayabiliyor ve savaşlara onlarla birlikte girebiliyoruz. Burası inceden inceye Heroes kokusu veriyor. Ancak bu birliklerin esas hünerleri, savaş sırasında ortaya çıkıyor. Yalnız, bunu paramız dahilinde yapmamız gerekiyor, çünkü kiraladığımız tüm elemanlara haftalık ödeme yapıyoruz. Ödeme olayı bizim için de geçerli. Ana kasabamız dışında, görevleri diğer kasabaların kontlarından da alabiliyoruz ve hizmetlerimize karşılık bize haftalık ödeme yapıyorlar...
-En önemli kısım tabii ki savaş. Harita ekranında ilerleken, bize saldırmak isteyenler olabilir ve bizim saldırmayı düşündüğümüz kahramanlar ya da haramiler karşımıza çıkabilir. Onların üzerine tıklayarak yanlarına gidiyoruz. Onların bulunduğu adam sayısı ve savaş özelliklerine göre istersek bir miktar para karşılığı ya da direkt olarak savaştan kaçabiliyor, eğer kendimize güveniyorsak hemen savaş olayına geçebiliyoruz. Savaş ekranı geldiği zaman, tekrar üç boyutlu grafiklere geçiyor ve haritanın içine girmiş oluyoruz. Eğer varsa adamlarımızla ve atımızla birlikte ilerliyor ve bir süre sonra düşmanla karşılaşıyoruz. Savaşlar, Heroes’daki gibi turn bazlı olarak değil, tamamen gerçek zamanlı ve kontrol de tamamen bize ait olarak gerçekleşiyor. Eğer varsa üzerimizdeki birden fazla silahı kullanabiliyoruz, tabii özellikle yeteneklerine sağlam yüklendiğimiz bir tanesini kullanmak çok daha önemli olacaktır. Düşmanla karşılaşma başladıktan sonra, dövüşlerin de oldukça esnek olduğunu görebiliyoruz. Verdiğimiz yeteneklere de karakterimizin hızına göre silah kullandığını tespit ettik. Ayrıca, düşmanın darbe aldığı yerlere göre hasar alması da bir başka güzellik. Tabii, aynı durum bizim, adamlarımız ve hatta atımız için de geçerli. Savaş başlayınca bizimle birlikte, eğer yanımızda varsa adamlarımız da saldırıya geçiyor ve özelliklerine göre düşmanlarla çarpışıyorlar. Bu yüzden, savaş olayına girmeden önce hem düşmanın adamlarını, hem de kendi adamlarımızın durumunu, özelliklerini ve sayısını gözden geçirmek gerekiyor. Öldürdüğümüz her düşman, bize experience olarak geri dönüyor...
-Daha deneme aşamasında...
-Çok darbe aldığımız zaman ya da hit point’imiz bittiğinde adamımız savaşı mağlup bitirmiş oluyor. Ancak oyunda, ölüm ya da hayat iksiri gibi birimler bulunmamakta. Savaşı kaybettikten sonra belirli bir miktar altın ve doğal olarak adamlarımızı kaybediyoruz. Hit point’imizin bir kısmını geri kazanıyor ve sonra bir Tavern’e gidip dinlendiğimizde tekrar kendimize geliyoruz. Mount&Blade’de en takdir ettiğim nokta, olayların gidişatının ve her verdiğimiz kararın gerçek zamanlı olarak çeşitli gelişmeler doğurması. Birileri sürekli bize düşman kesilebilir ya da yaptıklarımızı takdir ederek dostluk kurmaya çalışabilirler. NPC’lerin önemini, oynayınca daha da iyi anlayabilirsiniz, çünkü hepsi gerçek zamanlı olarak kendi hayatlarını ve gelişimlerini sürdürmekteler. Kasabalar ve onlara bağlı olan kahramanlarla olan ilişkilerimizi, genelde onlara yaptığımız saldırılar ve gerçekleştirdiğimiz görevler belirliyorlar...
-Mount&Blade’in oynadığımız bu versiyonu full olmasına rağmen, hala beta aşamasında. Yalnız bizim elimizde bulunan oyun deneme sürümüydü. Deneme sürümlerinde karakterimizi Level 6’ya kadar geliştirebiliyoruz. Bunun dışında, maceramıza devam etmek ve oyuna sahip olmak için, setup’da da bize gösterildiği üzere web sitesine bağlanıp belirli bir ücret karşılığında bir seri numarası almamız gerekiyor. Bu serisi numarasını kullanmamızdan itibaren oyun tamamen bizim oluyor. Ayrıca belirli aralıklarla Mount&Blade’in yeni versiyonları da yayınlanıyor, bu seri numarasını kullandıktan sonra bu update’leri de ücretsiz biçimde yapabiliyoruz. Resmi web sitesi http://www.taleworlds.com da şu anda oyuna sahip olmanın daha avantajlı olduğundan bahsediliyor. Şu anda beta versiyonu olduğu için, fiyat daha ucuz, ancak betadan kurtulduktan sonra fiyatta da artış meydana gelecek...
-Tebrikler...
-Şahsi fikrim olarak Mount&Blade’i oynarken eğlendim ve karşıma sunulan birçok seçenek olması, herşeyin gerçek zamanlı olarak ilerlemesi benim oldukça hoşuma gitti. Eksi olarak gösterebileceğim tek nokta grafik ve animasyonlar. Alım-satım ekranlarına Inventory’ye girdiğimiz vakit, eşyalar burada da maalsef pek özenli durmuyorlar ancak bunların hiçbiri Mount&Blade’i oynamamak için bir sebep değil. Başına oturduğunuzdan itibaren karakter geliştirmeye başlamak oldukça zevkli bir hal alacaktır. Hele partiler kurup saldırıya geçtiğimiz zaman, bu zevk kat be kat artacaktır. Bir Türk yapımı olarak Mount&Blade gerçekten çok iyi ve emeği geçen herkes sıkı bir tebriği sonuna kadar hakediyorlar, sağolun varolun...
-Arkadaşlar oyun türk yapımı olduğundan başarılı modlarda yapılmış 808. sürümü türkçe...
-İlerleyen günlerde modlardan çektiğim resimleri ekleyeceğim yeniçerilerle şövalyeleri görünce inanın oynamak isteyeceksiniz...
-Oyunu kesinlikle denemelisiniz istek olursa modların linkini verebilirim...
-Şimdilik bir tane koyuyorum...
Kaynak : http://www.oyun-forum.com/oyun-incelemeleri-ve-tam-cozumler/mount-blade-t6847.0.html
|